Borsadaki borçluluk oranı tehlike işareti değil

Borsa İstanbul'da faaliyet gösteren ve Emlak Konut dışında kalan 27 inşaat firmasının net borcu, faiz giderlerinin de etkisiyle 2015 yılının ilk 9 aylık döneminde 7.3 milyar TL’ye ulaştı. Bu rakam, şimdilik tehlike işareti değil. Çünkü hem iflasa sürükleyecek bir düzeyde değil, hem de konut talebi faize rağmen iyi performans sergiliyor

Arazi ve inşaat maliyetlerinin artması ile doların seyri nedeniyle artmakta olan borç yükünün önümüzdeki dönemde hangi firmaları elimine edeceği, denetimin ne düzeyde olduğu; bugün sektörün de vatandaşın da merak konusu.

Alan Yatırım Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Burçak Gezgin'den aldığımız bilgilere göre, Borsa İstanbul'da faaliyet gösteren ve Emlak Konut dışında kalan 27 inşaat firması incelendiğinde, bu firmaların net borcunun 2013 yılının ilk çeyreğinde 2.4 milyar TL iken, 2013 yılı sonunda yüzde 89 artarak 4.6 milyar TL'ye, 2014 yıl sonunda da 2013 yıl sonuna göre yüzde 24 artarak 5.8 milyar TL’ye ulaştığını görüyoruz. Bu rakamın, 2015 yılının ilk altı ayında 6.2 milyar TL’ye ulaşması ise sadece 27 firmanın toplam net borcunun 2013 yılı başından bugüne yüzde 158 arttığını gösteriyor. 2015 yılının ilk 9 aylık döneminde ise; net borcun artışının hızlandığını ve bu dönemde 7.3 milyar TL’ye ulaştığını görüyoruz. Bu da 2013 yılı başından itibaren, yüzde 240’lık bir artışa işaret ediyor. Gezgin’e göre, sadece 2015 yılının 3. çeyreğinde toplam net borcun yüzde 18 oranında artış göstermesi, sektörün finansal olarak borçlanmaya bağımlılığını gösteriyor.

Faiz giderleri artıyor

Borsa İstanbul verileri gösteriyor ki, bu firmaların sadece 8 tanesinin net nakit pozisyonu var ve birçok firmanın öz kaynaklarının yüzde 50’sinden fazla net borç pozisyonu bulunuyor. Ancak bu veriler bugün için tehlike işareti değil, çünkü Gezgin'in verdiği bilgiye göre genel kurullarda iflas isteme hakkı şirketlerin öz kaynaklarının ödenmiş sermayelerinin 3’te 1’inin altına indiğinde geçerli olduğu için Borsa İstanbul’a açık şirketler arasında şimdilik ciddi risk grubunda bulunan bir şirket gözükmüyor. Uzun vadede ise bu şirketlerin yüksek seyreden faiz oranlarıyla birlikte faiz giderlerinin yüksek ve devamlı olması beklenebilir. Ancak borseye kote gayrimenkul yatırım ortaklıkları dışındaki inşaat şirketlerinin bilançoları izlenmiyor, sıkıntı da burada.

Mali tablolar denetimsiz

Türkiye Bankalar Birliği'nin Kasım 2015 verilerine baktığımızda ise inşaat sektörüne verilen ve tasfiye edilecek yani kapatılacak kredi oranının 2014 yıl sonuna göre yüzde 33 arttığını görüyoruz. TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Makbule Yönel Kaya, inşaat sektörüne verilen kredilerin tüm sektörler içindeki payının son 3 yılda benzer seviyelerde olduğunu, kredilendirme işlemlerinin tasfiye aşamasına gelmesi için geçen zaman dilimini göz önünde bulundurarak, 2015 yılı içerisinde gerçekleşen kredilendirme işlemlerinin akıbetinin ise ancak ilerleyen yıllarda gözlemlenebileceğini kaydediyor.

KONUTDER üyesi 17 markalı konut üreticisinin, TOKİ ve Emlak GYO ile yaptıkları projeler hariç, yüzde 1.6 oranında pazar payına sahip olması ve pazarın geri kalan yüzde 87.7'lik kısmının çoğunluğu 5-10 dairelik apartmanlar inşa eden küçük ölçekli firmalardan oluşması ise bu açıdan risk yaratıyor. Mali tabloların, bilançoların izlenmesi, projelere başlanırken özsermaye yeterlilik kriteri koyulması, sektörün en önemli ihtiyaçlarının başında geliyor.

EmlakJet Haber

0 Takipçi