Faizler daha da düşer mi diye beklemeyin!

Bankaların faiz indiriminin ve 240 ay vadeli kampanyaların sürdürülebilir olmadığını söyleyen GYODER İcra Kurulu Üyesi Haluk Sur, “Vatandaşların faizler daha da düşer mi diye beklemesi yanlış olur. Bunun olması için mortgage’ın ikinci pazarı kurulmalı veya yurtdışından ucuz kaynak transferi sağlanmalı” dedi

Piyasada kamu bankaları öncülüğündeki indirimle bugün konut kredisinde aylık % 0.88’e kadar inen ve 1.25’e kadar değişen faizlerin yanı sıra banka ve inşaat firmalarının işbirliğiyle 31 Mart’a kadar sürecek ‘240 ayda aylık % 0.79 ve 120 ayda % 0.45’lik’ faiz oranları, sektörde hareket yarattı. 240 ay vadeli kampanyaları yürüten markalı konut projeleri tüm sektörün yüzde 11’ini oluştururken pazarın kalanı aynı imkanlara yani örneğin Emlak Konut GYO’nun sahip olduğu arsa ve maliyet avantajlarına bugün sahip değil.

Firmalarda maliyet baskısı var

Kampanyaya katılamayan ve % 10 karla çalışan firmalar, 240 ay vadenin getirdiği maliyetleri karşılayamıyor.

Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları Derneği (GYODER) İcra Kurulu Üyesi Haluk Sur

, kampanyayı uygulayan firmaların da bu kampanyayı ancak stoklarla sınırlı tutabileceğini kaydetti. Konuyu Emlakjet ’e değerlendiren Sur, “Bankalar faiz farkını firmalardan alıyor, dolayısıyla firmalar kampanya sürecinde satışı desteklemek için yüzde 15-20’yi bulan bir maliyet baskısıyla karşılaşıyor. Yani firmalar satışı desteklemek için fiyatlarından yüzde 10’lar 15’ler nispetinde indirim yapıyor gibi oluyor. Bu da uzun sürelerle sürdürülebilir bir durum değil” dedi.

Bankalara dış kaynak girişi sağlanmalı

Türkiye’de mevduatların bankalarda kalış süresinin giderek kısaldığına da dikkati çeken Sur, “Bu süre 1 aylara kadar geriledi. 1 aylık mevduatlarla 5 yıllık 10 yıllık şimdilerde 20 yıllık vadeler desteklenmeye çalışılıyor. Türkiye’de bankalarda birikmiş olan kaynak belli, 300-400 milyar dolarlar mertebesinde. Dışarıdan kaynak girişi sağlanamadıkça, ikinci bir pazarı oluşturup, emeklilik ve sigorta fonlarından bu pazara para girişi sağlanmadıkça sadece bankacılık sektörünün kendi imkanlarıyla sektörü uzun vadeler ve çok düşük faizlerle desteklemesi sürdürülebilir değil” diye konuştu.

Bu noktada finans sektörünün büyütülmesi gerektiğine dikkat çeken Sur, “Enflasyon yüzde 8-9’lara dayanmış vaziyette, yüzde 1.5’lere kadar gerileyen TL bazındaki reel faiz oranları da maalesef artış trendinde. Bankaların zaten yıllık yüzde 13-14’ler civarında bir maliyeti var. Vatandaş açısından faizler daha da düşer mi diye beklemek bu açıdan yanlış olur. Mortgage’in ikinci pazarı kurulmadan veya yurtdışından ucuz kaynak transferini sağlamadan borçlanmak da iyi değil” değerlendirmesinde bulundu.

‘Orta gelirli’nin yeni tanımı ne?

Bugün metrekaresi 1.000-1.500 TL’ye özel sektör projelerinde konut almanın mümkün olmadığını, arsa ve inşaat maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle bu rakamın 2.000- 3.000 TL mertebesinde olduğunu hatırlatan Sur, bu noktada ‘orta gelirli konut alıcısı’ tanımının da değiştiğine dikkat çekti. Sur, şöyle devam etti: “Eskiden 2.000 TL mertebesinin altındaki metrekare fiyatlarını alan kesim için tarif edilirdi orta gelir grubu. Bugünün şartlarında ise eşler biraraya geliyor, aylıklar birleştiriliyor, düğünde takılanlar veya varsa satılabilecek bir arsa vs peşinata koyuluyor, asgari ihtiyaçlar çıkarılıyor, onlardan artan para konuta ayrılıyor. Yani bir çekirdek ailenin aylık gelirin artanının 120 metrekare bir daire için 10 yıl vadede 2-3 bin TL/metrekareyi karşılayacak durumda olması, bir başka deyişle her ay bu dairenin 1 metrekaresinin ödenebilecek durumda olması yeni ‘orta gelirli’ kavramını tanımlıyor. Yoksa bir ailede tek başına çalışarak ayda 5 bin lira kazanan, kira ve taksitlerden arta kalan parayla bugünün şartlarında ev alamıyor.”

Konut politikası İstanbul dışını da kapsamalı

Türkiye’nin yeni bir konut politikasına ihtiyacı olduğunu kaydeden Sur, pazarın orta üstü gelir grubuna proje üretiminde sıkışmasının oluşturduğu fiyat baskısına dikkat çekerek “Proje büyüklüğü, hedef kitle ve gerçek ihtiyaçlar ne ona bakmak lazım. Herkesin aynı gelir grubuna yönelmesi sağlıklı değil” dedi. Herkesin İstanbul’da proje üretmesinin de iyi bir politika olmadığını ifade eden Sur, “Dağılım başka büyük şehirlerde de olmalı, oralara dokunmadıkça nitelikli proje geliştirmedikçe başka şehirlerde de fiyat skalası yerinden oynamaz, her şehrin nitelikli konutu satın alacak kesimi var ve bu gözden kaçırılmamalı” değerlendirmesinde bulundu.

Emlakjet Haber

0 Takipçi