İşte alıcıların riskini azaltan 6 bireysel önlem!

Tüketicilerin satış, sözleşme ve tapu aşamasında risklerini azaltan 6 önemli önlemden biri, bankaların kredi sağladığı inşaat projelerini tercih etmek. Müteahhit ve projenin güvenilirliğini net olarak tespit edemeyen tüketiciler için bu, kritik önem taşıyor

Hergüner Bilgen Özeke Avukatlık Ortaklığı’nın Gayrimenkul Hukuku Uzmanı Serkan Gül, tüketicilerin hakları nı yargıda aramadan önce satış, sözleşme ve tapu aşamasında karşılaşabilecekleri riskleri azaltmak için alabilecekleri önlemleri Emlakjet için 6 başlıkta özetledi.

1. Sözleşme imzalanmadan önce müteahhidin inşaat ruhsatı alıp almadığını kontrol edilmelidir.

2. Tüketici, sözleşme imzalanmadan önce ilgili tapu müdürlüğünden taşınmaz üzerinde takyidat bulunup bulunmadığını incelemelidir. Tapu müdürlüğüne gitme imkanı yok ise, en azından müteahhitten onaylı ve güncel tapu kaydı (TAKBİS çıktısı) talep edilmelidir.

3. Müteahhit ve projenin güvenilirliğini net olarak tespit edemiyorlarsa bankalar tarafından kredi sağlanmış inşaat projeleri tercih edilmelidir. Zira, bankalar, projelerin hukuki incelemelerini yapıp, çıkan sonuca göre bu projelere kredi verirler. Böylelikle, tüketici de önceden bir incelemeye tabi tutulmuş bir projeden taşınmaz satın alıyor olacaktır. Bankalar ayrıca, müteahhitlerin de kredibilitesini denetlemektedir. Ayrıca yukarıda da açıklandığı üzere, bankanın teslim ve ayıplara ilişkin müteselsil sorumluluğu bulunmaktadır. Bu da tüketici için önemli bir güvence oluşturmaktadır.

4. Satın alınacak taşınmaza ait tapu baştan devralınabilir. Özellikle, tüketicinin peşin ödeme yaptığı hallerde bu yöntem uygulanabilir. Vadeli satış olması durumunda ise, bu durum tapu devrine engel olmayıp tüketicinin bakiye borcu için müteahhit lehine ipotek kurularak yine devir yapılabilir. Tapunun önden devralınması inşaatın tamamlama riskini bertaraf etmemekle birlikte, en azından arsanın mülkiyetinin müşteriye geçmesini temin edecektir.

5. Peşin satış yerine vadeli satışın tercih edilmesi de alternatif olarak düşünülebilir. Bu durumda, ödemeler yıllara yayıldığı için, en azından, inşaatın tamamlanmama riski baştan alınmamaktadır. Müteahhidin ileriki aşamada inşaatı tamamlayamayacağının anlaşılması durumunda, tüketici tarafından taksitli ödemelerin belirli koşullara bağlı olarak durdurulması mümkün olabilecektir. Ancak, uygulamada, taksitlere karşı müteahhitler tarafından senet (bono) alınmaktadır.

Kıymetli evrak hukuku bakımından da senet (bono), temel hukuki ilişkiden (satış) bağımsız bir nitelik taşımaktadır, bu nedenle, müteahhit inşaat yükümlülüğünü yerine getirmese dahi, bonoları tahsil için yasal süreç (icra takibi) başlatabilir. Mahkemeden bir tedbir kararı alınmadıkça da icra takibinin durdurulmasında sıkıntı yaşanabilecektir. Bu da tüketicinin, yine mağduriyetine yol açabilecektir. İcra takibi sürecinde tüketicinin itiraz imkanını güçlendirmek adına, mümkünse, senet (bono) üzerine teminat amaçlı verildiğine ilişkin bir ibare yazılması, bu mümkün değilse, en azından, satış vaadi sözleşmesinde, teminat olarak verildiğine yönelik düzenleme bulunması faydalı olacaktır.

6. Her koşulda, müteahhide yapılacak ödemelerle eş zamanlı olarak, ilgili senetlerin tüketiciye iade edilmesi önem taşımaktadır. Aksi takdirde, tüketicinin düzgün ödeme yapmasına rağmen, tüketici aleyhine haksız icra takipleri yapılabilecek ve tüketici mükerrer ödeme yapmak zorunda kalabilecektir. Ayrıca, tüketici, takip masrafları ve karşı taraf vekalet ücreti ödemek zorunda da kalacaktır.


Emlakjet Haber- Nihal Yuvacan

0 Takipçi