TEMA’dan imar planı askı süresinin kısalmasına eleştiri

Torba Tasarı, endüstri bölgelerindeki imar ve parselasyon planlarının askı süresini imar mevzuatında belirlenmiş olan 30 günden 1 haftaya indiriyor. TEMA Vakfı, “1 hafta, planlardan haberdar olunması ve planların kamu yararına uygun düşecek şekilde değerlendirilmesi açısından çok kısa bir süre” diyerek tasarıya eleştiri getirdi

İmar mevzuatında onaylı imar planları , plan kapsamında bulunan ilgili idarelere ve ilgili kurum ve kuruluşlara gönderilmesinin ardından ilgili idarelerce 1 ay süre ile ilan ediliyor. Buna, imar planının askıya çıkması deniliyor ve en önemli özelliği, askı süresi olan 1 ay içinde plan kararlarına gerçek ve tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşları itiraz edilebilmesi.

Doğa adına tasarıdan çıkarılmalı

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen ve birçok kanunda değişiklik yapılmasını öngören Torba Kanun Tasarısı’nın 75’inci maddesinde ise, 4737 sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunu’nda değişiklik yapılarak, endüstri bölgelerindeki imar ve parselasyon planlarının askı süresini imar mevzuatında belirlenmiş olan 30 günden 1 haftaya indiriyor. Bu konudan endişe duyan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Bu sürenin kısaltılması, vatandaşların planları inceleme ve itiraz etme haklarını daraltmaktadır. Bir haftalık sürede planlardan haberdar olunması ve kamu yararına uygun düşecek şekilde planların, gerektiğinde farklı uzmanlarca, çok geniş perspektiflerde değerlendirilmesi mümkün değildir. Torba Kanun'daki ilgili maddelerin mevcut hali ile TBMM Genel Kurulu’na gönderilmemesini ve yasa tasarısından çıkarılmasını savunucusu olduğumuz doğa adına talep ediyoruz” açıklamasını yaptı.

ÇED süreci de sıkıntıya girdi

Tasarının çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) süreçlerini ve katılımcılığı ortadan kaldıran 54’üncü, ormanlarda madenciliği teşvik eden 55’inci ve maden arama faaliyetlerini ÇED kapsamı dışında bırakan 56'ıncı maddelerine de eleştiri getiren Ataç, “Her iki madde de kaygı verici düzenlemeler içermektedir. 54’üncü maddeye göre; ÇED işlemlerinin ve diğer izinlerin üç ay içerisinde tamamlanmaması durumunda, ÇED ve diğer izin başvuruları ile ilgili olumlu karar verilmiş sayılacaktır. Ayrıca, yine aynı maddede yer verilen “diğer izin başvuruları” ifadesi, hiçbir şart olmaksızın her türlü izni kapsadığından, yine üç ay içerisinde sürecin sonlandırılmaması durumunda, yatırımcının, orman, tarım, mera gibi alanlara yönelik olumlu görüş almış sayılmasına neden olacaktır. Bu durum, üstün kamu yararı gereği korunması gereken bu alanları madencilik faaliyetlerinin doğurduğu olası zararlara karşı savunmasız bırakmaktadır” diye konuştu.

Ormanlar, taş ve maden ocakları için cazip hale getiriliyor

Tasarının 56. maddesi ile “jeolojik haritalama, jeofizik etüd, sismik, karot, kırıntı ve numune almaya yönelik maden arama faaliyetleri de ÇED kapsamı dışında bırakıldığını belirten Ataç, şöyle devam etti: “Özellikle bu faaliyetlerin doğal açıdan hassas ve değerli alanlarda yoğunlaştığı düşünülürse söz konusu düzenleme bu alanları maden arama faaliyetlerinin olası zararlarına karşı savunmasız hale getirmektedir. Tasarının 55. maddesinin orman alanlarında gerçekleştirilecek madencilik faaliyetleri için ilk 10 yılın bedelsiz olması öngörülmektedir. Bu düzenleme orman alanlarında madencilik faaliyetlerinin teşvik edilmesi, orman ekosistemi üzerindeki baskının artmasına neden olacaktır. 2012 -2016 yılları arasında Sakarya Ovası’nın iki katı orman alanı madenciliğe tahsis edilmiştir. Kanunun yasalaşması halinde bu miktarın çok daha fazla artacağı açıktır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve korunmasındaki kamu yararı tartışılmaz olan ormanlarda, kar amacı güden bir faaliyetin bedelsiz gerçekleştirilmesinde kamu yararından bahsedilmesi pek mümkün değildir.”

Emlakjet Haber

0 Takipçi