Binaların % 95’i deprem sonrası yangına hazırlıksız

Olası İstanbul depremi sonrasında yaklaşık 3.000 yangın çıkabileceği, ancak Türkiye’deki binaların % 95’inin yangına karşı güvenlik önlemleri yeterli seviyede olmadığı ortaya çıktı. Deprem sonrası yangına karşı en yüksek risk taşıyan bölgeler ise bina ve tesisatların eski ve binaların sık olduğu bölgeler. Binaların tasarım aşamasındayken yangına karşı korunması gerekiyor

İTÜ Makine Fakültesi Öğretim Üyesi, Türkiye Yangından Korunma Vakfı Kurucu Başkanı ve Onursal Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, özellikle yüksek bina larda çıkabilecek yangın riskine dikkat çekti. Deprem sırasında yaşam alanında bulunan ocak ve soba gibi alev ihtiva eden ürünler, yangına sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple beklenen İstanbul depreminin kış aylarında, özellikle yemek pişirilen sabah ve akşam saatlerinde gerçekleşmesinden korku duyuluyor. Kılıç, böyle bir durumda yaklaşık 3.000 adet yangının çıkabileceğine dikkat çekiyor.

Şu anda Türkiye’deki binaların % 95’inin, yüksek katlı binaların ise % 80’inin depremde yangın güvenliği sağlama konusunda yetersiz olduğunu belirten Kılıç, uygun binaların da son dönemde inşa edilen yapılar olduğuna dikkat çekiyor. Deprem sonrası yangına karşı en yüksek risk taşıyan bölgeler ise bina ve tesisatların eski, binaların sık, popülasyonun yoğun, yolların dar ve yanıcı maddelerin fazla olduğu bölgeler.

6 adımda binalarda yangından korunmak için neler yapılmalı?

1- Doğalgaz kaçağına karşı önlem alınmalı

Deprem sonrasında ayakta kalan binaların tesisatlarındaki kırılma ve kopmaların sızdırdığı doğalgaz, aynı ortamda ateş bulunması durumunda patlamalara ve ciddi yangınlara sebep olabiliyor. Deprem esnasında doğalgaz vanası kapatılsa bile boruların içinde mevcut bulunan gaz risk teşkil etmeye devam ediyor. Kılıç bu sebeple deprem durumunda boru içlerinde bulunan gazı da tahliye edecek, alev görmeyince gazı direkt olarak kesecek sistemlerin kurulması gerektiğini söylüyor.

2- Yağmurlama sistemi bulunmuyor, kaçışlar yeterli değil

Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, Türkiye’deki yüksek katlı binaları 3 gruba ayırıyor: 2007 yılından önce yapılanlar, 51,5 metreden uzun olanlar ve çok yüksek/yeni olanlar. İlk kategorideki yüksek katlı ama yaşı 10 yılı aşkın binaların yangın tesisatı deprem şartlarına uygun inşa edilmediğini ifade eden Kılıç, binaların çoğunda, konutlar ın ise neredeyse tamamında yangına karşı önlem olmadığını belirtiyor ve ekliyor: “Yağmurlama sistemi bulunmuyor, kaçışlar yeterli değil, olanlarda ise algılama sistemi mevcut değil.” Erken müdahalenin önemli olduğu alanlarda kullanılan yağmurlama sistemi, ana kolon ve yatay bağlantı boruları arasında sürekli olarak basınçlı su bulunduran, algılama sistemiyle entegre bir çözüm. Kaçış sistemi korunaklı bir merdiven ve binadan tahliye yolu gerektiriyor. Algılama ise yağmurlama sistemini harekete geçirecek, yangını tespit eden bir sistem.

3- 51,5 metreden uzun binalara, gelişmiş söndürme sistemleri şart

2. kategori olan 51,5 metreden uzun binalarda ise algılama, söndürme, güvenlik holü, anons sistemi gibi önlemlerin alınması, yönetmelikle zorunlu hâle getirilmiş durumda. Kılıç, yap-sat zihniyetiyle hareket eden bazı müteahhitlerin bu sistemleri uygulamamak için binaları tam 51 metrede bıraktıklarını söylüyor. 51 metrelik bir binada yaklaşık olarak 17 kat bulunuyor. Ancak 10 katın üzerindeki bir binayı ne dışarıdan ne de binanın içine girerek söndürmek mümkün. Dolayısıyla yüksek katlı binaların içinde korunmuş bir merdiven, algılama ve gelişmiş söndürme ve uyarı sistemleri bulunması gerekiyor.

4- Düzenli bakım yaptırmak önem teşkil ediyor

Son grup olan çok yüksek binalarda, bahsi geçen algılama ve söndürme sistemlerinin bulunduğunu ifade eden Kılıç, bu binalarda da bu sistemlerin tasarımla koordine olmadığını ya da sistem bakımlarının yapılmadığını belirtiyor.

5- Mantolamada yanıcı madde tehlikesine dikkat!

Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, bir diğer tehlikenin de dış cephe kaplamalarında kullanılan yanıcı malzemeler olduğunu ifade ediyor. Kılıç, polistiren gibi aşırı yanıcı, tutuştuğu zaman alevin hızla yayıldığı bir malzemenin mantolamada kullanılmasının sakıncalarına dikkat çekiyor ve ekliyor, “Mantolamada birçok ülkede 12 metre, en fazla 18 metreden sonra polistiren malzemenin kullanılması yasak. Türkiye’de bu sınır 21 metreydi, maalesef bu yönetmelikte değişiklik yapılarak 28 metreye çıkarıldı. Yani 28 metrenin altındaki binalarda cephede mantolama için son derece yanıcı olan polistiren malzeme kullanılabiliyor.”

6- Binanın tasarımı, yangın riskini dikkate alarak yapılmalı

Binalarda yangını algılama ve söndürme sistemleri bulunsa da bu sistemler yapının tasarımıyla koordine çalışamıyor ya da sistem bakımları düzenli olarak yapılmıyor. Yangının önlenmesinde en önemli etkenin tasarım olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, binaların proje aşamasında yangın tehlikesinin de düşünülerek tasarlanmış olması gerektiğini ifade ediyor.

Emlakjet Haber

0 Takipçi