Emekliler ve şehirden kaçanlar için 5 soruda ‘yavaş kent’ler!

Türkiye’de Seferihisar’la gündeme gelen ‘yavaş kent’lerin sayısı, bu yıl Mart ayında Mudurnu’nun eklenmesiyle 15’e çıktı. Günümüzün modern cennetleri olarak bilinen yavaş kentler, dev ticari yapıların olmadığı, nostaljik ve kültürel yapının korunduğu, sade yaşam tarzlarıyla oluşan bir konsept. Emeklilerin ve şehrin karmaşasından kaçanların yeni yaşam alanı arayışına cevap veren ‘yavaş kent’leri 5 soruda inceledik

‘Yavaş kent’, bir başka deyişle ‘sakin şehir’ kavramını Türkiye’de ilk kez Seferihisar’la tanıdık. İzmir’in sakin ve doğal yaşamıyla ön planda olan kenti Seferihisar, Türkiye’nin ilk, dünyanın 121’inci yavaş kenti seçildi. Bu yılın Mart ayında ise Bolu’nun Mudurnu ilçesinin ‘yavaş kent’ ünvanını almasıyla Türkiye’de bu ünvanı alan kent sayısının 15’e çıkması ise, bir yandan tüm hızıyla kentleşen Türkiye’de ‘soluk alma noktaları’nın da yavaş yavaş arttığının bir göstergesi oldu. İstanbul’un birkaç yıldır göç veren bir şehir konumuna gelmesi, beyaz yakalıların İzmir’e yerleşmeye başlaması gibi gelişmeleri düşünürsek, şehrin kaosundan uzaklaşmak isteyen günümüz insanı ve özellikle emekliler için ‘sakin şehirler’ artık en yaşanılası alanlar.

Emekliler ve şehirden kaçanlar için 5 soruda ‘yavaş kent’ler!

Akım İtalya’da ‘fast food’ akımına karşı doğdu

2009 yılında İtalyanca Citta (şehir) ve İngilizce slow (yavaş) kelimelerinden oluşan Citta Slow, ‘yavaş şehir’ anlamına geliyor. Kavramın geldiği yer ise İtalya’nın Chianti bölgesinde, Amerikan tarzı fast food zincirine karşı çıkarak ‘yavaş yiyeceği’ savunan kentlerin bu kez ‘yavaş şehirlere’ önderlik etmesiyle 1999 yılında atıldı... Doğallığı savunan, araç trafiğine uzak, organik veya doğal ürünleri kullanan restoranların yer aldığı, şehirlerin dev alışveriş merkezlerinin ve yapılarının olmadığı, nostaljik ve kültürel yapının korunduğu, sade yaşam tarzlarıyla oluşan bir konsept ‘yavaş kentler’.

5 Mart 2018’de yavaş kent ünvanını alarak bu alandaki 15. kent olan Bolu’ya bağlı Mudurnu ile bir başka yavaş kent olan Kırklareli-Vize için imar planlama çalışmaları yürüten İmpo İmar, Türkiye'de bugüne kadar 24 şehirde 40 ilçenin planlamasına katkıda bulundu. Şirketin kendisi de şehir plancısı olan Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Oflaz, yavaş kentlerle ilgili merak edilen 5 soruyu Emlakjet için şöyle yanıtladı:

Emekliler ve şehirden kaçanlar için 5 soruda ‘yavaş kent’ler!_1

1- ‘Yavaş kent’ ilan edilen şehirler, hangi kriterleri taşıyor?

Küreselleşen dünyada şehirlerin birbirine benzemesi homojen bir yaşam tarzı getirdi. Bugün Türkiye’de Van’a da gitseniz, Malatya’ya da gitseniz, fiziksel olarak da yaşam tarzı olarak da birbirine benzeyen kentler, hatta köyler görürsünüz. Oysa şehirlerin kendine has dokusu, yaşam ve yemek kültürü, çevresi vardır ve bütün bunlar mevcut şehirler içinden sıyrılarak farklılaşmasını sağlar. İşte yavaş şehir kavramı ve trendi buradan çıktı. Kendine has doğası olan, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan, altyapısı coğrafi koşullarına uygun yapılan, yaşam tarzı, kültürü o çevreye uygun olarak gelişen alanlardır yavaş kentler.

Tüm dünyaya yayılan yavaş kentlerin bu özelliğini kazanabilmesi için 70 ayrı kriteri sağlaması gerekiyor. Bu kriterler; çevre, altyapı, kentsel yaşam, yerel üretim ve ürünlerin desteklenmesi, turizm politikaları gibi farklı alanlarda yoğunlaşırken sanat, sosyal uyum, misafirperverlik gibi politikalar da esas alınıyor. Yavaş şehir unvanı almak isteyen kent, İtalya’da toplanan Cittaslow Uluslararası Koordinasyon Komitesi’ne olan başvurusunda bu hususlara uygunluğunu belgeliyor. Bu şehirlerin logosu olan salyangozu kullanabilmeye hak kazanan merkezler, düzenli olarak denetimden geçiriliyor.

Emekliler ve şehirden kaçanlar için 5 soruda ‘yavaş kent’ler!_2

2- Emekliler ve şehrin kaosundan kaçanlar için bu bölgeler neden gözde?

Türkiye’de ve dünyada yavaş şehir unvanını almış şehirlerin kendine has dokusunun korunması, yerel lokantaların desteklenmesi önem arz ediyor. Trafiğin ve gürültü kirliliğinin azaltılması, nüfusunun 50.000 kişinin altında olması gerekiyor. Yerel el sanatlarının korunması ve hava kirliliğinin azaltılması da kriterler arasında bulunuyor. Yavaş kentler kendilerine has özellikleri ile turistler için de alternatif bir rota oluşturuyor. Bu şehirlerdeki yaşam sürdürülebilir olmasıyla öne çıkıyor. Hava, trafik, gürültü kirliliğinden uzak bu kentlerde, alternatif enerji, ulaşım kaynakları kullanılıyor. Ayrıca bu şehirlerde çevre bilinci ve duyarlılığının da arttığı gözlemleniyor.

Çalışma hayatlarını metropollerde stres altında yoğun bir şekilde geçirenlerin emeklilik hayali genelde bu tür yavaş kentler. Daha sakin, farkındalığın olduğu, çevrenin korunduğu, kaotik ortamdan uzak, yenilenebilir enerji kaynaklarına yer veren, insani ilişkilerin daha fazla geliştiği bu tür yaşam alanları, özellikle emekli kesimi için yeni birer yaşam adresi haline geldiler.

Yaşam maliyeti olarak bakıldığında da, yavaş kentler kendi kırsal kültürünü sürdürdüğü için, doğal yaşamın içinde ekip biçilecek alanları olduğu için, şehirlerin getirdiği stres ve ekonomik yükü emeklilerin üzerinden alacaklardır.

3- Türkiye’den hangi kentler yavaş şehir ünvanına sahip?

Yavaş kentlerin sahip olması gereken 70 kriteri dünyada 209 kent sağlayabildi. Bu kentlerden 15’inin Türkiye’de bulunması sevindirici bir gelişme. Türkiye’nin ilk yavaş şehir unvanını alan kent İzmir’e bağlı Seferihisar olurken, 14 ilçe daha sakin şehir ünvanını aldı. Bunlar Isparta'a bağlı Eğirdir, Sinop'a bağlı Gerze, Muğla'ya bağlı Akyaka, Çanakkale'ye bağlı Gökçeada, Urfa'ya bağlı Halfeti, Ordu'ya bağlı Perşembe, Artvin'e bağlı Şavşat, Sakarya'ya bağlı Taraklı, Kırklareli'ye bağlı Vize, Isparta'ya bağlı Yalvaç, Aydın'a bağlı Yenipazar, Erzurum'a bağlı Uzundere, Bolu'ya bağlı Göynük ve Bolu'ya bağlı Mudurnu’da listede yer alan diğer kentler oldu…

Emekliler ve şehirden kaçanlar için 5 soruda ‘yavaş kent’ler!_3

4- Yavaş şehirlerin bozulmaması için imar planlarında nelere dikkat edilmesi gerekiyor?

İş, yavaş kent ilan edilmekle bitmiyor. Bu özelliğin korunması, sürdürülebilmesi, gelişimin ve hayata ilişkin yapılanmanın bu vasıflara göre gerçekleştirilebilmesi de önemli. İşte bu noktada imar planları ortaya çıkıyor. Çevre, altyapı, kentsel yaşam, hatta turizm politikaları gibi imar planlamalarını da ilgilendiren birçok yaklaşım, ‘kentlerin dokusuna’ hassas yaklaşımlar göstererek yapılıyor.

Bizler de kent plancıları olarak imar planlarını hazırlarken şunu savunuyoruz: İmar planları yapılan bölgelerin sadece fiziksel mekanlarının değil, sosyal ve ekonomik altyapısının da korunması gerekir. Planlarını hazırladığımız Mudurnu ve Vize’de buna dikkat ederek, tarihsel ve kültürel yapısını korumaya yönelik planlar üretiyoruz. Mudurnu ve vize, standart şehirler gibi değil, kendi özkimliğini ve kültürünü koruyarak gelişecekler, yeni çekim merkezi olacaklar.

5- Yavaş şehirlerin popüler olması, emlak piyasalarını hareketlendirir mi? Sakinlik, uygun fiyat gibi avantajlar korunabilir mi?

Neticede yavaş şehirlere baktığınız zaman, özkültürü ve kimliği korunabildiği için bu beldeler birer çekim merkezi haline geliyor. Şehrin kalabalık ve kaotik ortamından kurtulmak isteyenler tabii ki bu bölgeleri tercih ediyor. Bir beldeye ilginin artması, orda nüfus sirkülasyonun olması elbette emlak piyasalarına da etki ediyor. Yaşamak için daha fazla tercih edilmeye başlanan bölgelerin emlak talebi de canlanıyor.

Biz planlamada bölgelerin 30 yıllık projeksiyonlarını yapıyoruz, nüfusa sınırlamalar getiriyoruz, dokuyu koruyacak tedbirler alıyoruz, özellikle tarihsel dokunun korunmasına özen gösteriyoruz. Bu nedenle planlaması yapılan ve denetlenen yavaş kentlerin bugün Çeşme, Alaçatı’nın düştüğü ve plansız gelişen her yaşam merkezinde gözlenen kontrolsüz büyüme gibi sorunlarla karşılaşması mümkün değil. Yavaş kent ünvanını koruyabilmek için bu kentlerde kriterler de korunmak zorunda.

Türkiye"de 'yavaş şehir' ünvanını alan 15 bölgeyle ile detaylı bilgi almak için ' Yaşaması kolay 15 yavaş kentin emlak piyasası! ' başlıklı haberimizi okuyabilirsiniz.

Emlakjet Haber - Nihal Yuvacan




0 Takipçi