2025 Temmuz Ayı Gayrimenkul Raporu

Her ay 60 milyon sayfa görüntülenme ve 15 milyon ziyaretçi sayısıyla gayrimenkul sektörünün önde gelen platformlarından Emlakjet, Temmuz 2025 gayrimenkul raporunu yayınladı. Kullanıcı davranışları, güncel piyasa dinamikleri ve anket sonuçlarına dayalı olarak hazırlanan bu rapor, Türkiye’de konut talebini etkileyen en önemli parametrelerden biri olan kredi faiz oranlarının tüketici kararlarına nasıl yansıdığını gözler önüne seriyor.

TÜİK Verilerine Göre Türkiye Genelinde Temmuz Ayında 142 Bin 858 Konut Satıldı

Türkiye genelinde konut satışları Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %12,4 oranında artarak 142 bin 858 oldu. Konut satış sayısının en fazla olduğu iller sırasıyla 23 bin 152 ile İstanbul, 12 bin 491 ile Ankara ve 7 bin 815 ile İzmir olurken, en az olduğu iller sırasıyla 58 ile Ardahan, 93 ile Bayburt ve 103 ile Hakkâri olarak gerçekleşti.

Yabancılara Temmuz Ayında Bin 913 Konut Satışı Gerçekleşti

Yabancılara yapılan konut satışları Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %18,6 oranında azalarak bin 913 oldu. Temmuz ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı %1,3 olarak gerçekleşti. Yabancılara yapılan konut satış sayısının en fazla olduğu iller sırasıyla 643 ile İstanbul, 642 ile Antalya ve 175 ile Mersin oldu.

Faiz İndirimi Gündemde: Kullanıcılar Alım Kararını Nasıl Şekillendiriyor?

Emlakjet’in Temmuz ayında gerçekleştirdiği ve 60 binden fazla kullanıcının katıldığı anket çalışması, bireylerin faiz oranlarındaki değişime nasıl tepki verdiğine dair önemli ipuçları sunmaktadır. Son dönemde yükselen faiz oranları nedeniyle beklemeye geçen bireysel kullanıcılar, faiz indirimi durumunda alım kararlarını yeniden değerlendirmeye hazır olduklarını ortaya koyuyor.

Katılımcıların %39’u, faiz oranlarında bir düşüş olması durumunda konut satın almayı düşüneceğini belirtmiştir. Bu oran, krediyle konut alma ihtimali olan her 10 kişiden 4’ünün potansiyel alıcıya dönüşebileceğini göstermektedir. %61’lik kesim ise faiz indiriminin kararlarını değiştirmeyeceğini belirtmiş, bu da kullanıcılar arasında hâlâ temkinli bir kitlenin olduğunu göstermektedir.

Fiyat Beklentileri: Faiz İndirimi Fiyatları Artırır mı?

Faiz indiriminin konut fiyatlarına etkisi konusunda da dikkat çekici sonuçlar elde edilmiştir. Katılımcıların %51’i, faiz oranlarının düşmesinin fiyatları artıracağına inanmaktadır. Bu sonuç, faiz indirimi sonrası “fiyatlar artmadan alma” motivasyonunun öne çıkabileceğini göstermektedir.

%26 oranında kullanıcı ise faiz indiriminin fiyatları etkilemeyeceğini düşünmektedir. %12’lik bir kesim fiyatların düşmesini beklerken, %11’lik bir kullanıcı grubu fiyatların dengede kalacağı görüşündedir. Bu dağılım, faiz indirimlerinin yalnızca krediye ulaşımı kolaylaştırmadığını, aynı zamanda konut fiyatı algısı üzerinde de belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır.

Kredi Kararında Belirleyici Unsurlar: Aylık Ödeme Yükü Öne Çıkıyor

Kullanıcılara, faiz indirimi durumunda krediyle konut alma kararını en çok etkileyen faktörün ne olacağı soruldu. Kullanıcıların krediye yaklaşımında en etkili faktörün aylık taksitlerin bütçeye uygunluğu olduğu görülmektedir. %45 gibi yüksek bir oran, kullanıcıların ödeme dengesine odaklandığını ve toplam maliyetten ziyade aylık planlama yaptığını ortaya koymaktadır. Bu sonucu, %27 ile toplam maliyet hassasiyeti takip etmektedir. Vade süresi (%19) ve peşinat tutarı (%9) gibi diğer unsurlar ise ikinci planda değerlendirilmektedir.

Bu Dağılım Ne Anlama Geliyor?

Temmuz ayı anket sonuçları, faiz oranlarındaki değişimlerin konut piyasasına etkisinin çok katmanlı olduğunu ortaya koymaktadır. Faizlerin düşmesi, yalnızca krediye ulaşımı kolaylaştırmakla kalmamakta; aynı zamanda fiyat algısını ve satın alma zamanlamasını da etkilemektedir. Özellikle aylık taksit tutarına odaklanan kullanıcı kitlesi, kredi koşullarının iyileşmesi durumunda beklemede kalmaktan vazgeçmeye hazır olduğunu göstermektedir.

Bu veriler, faiz indirimi beklentisinin yalnızca teknik bir ekonomik gösterge değil; konut alım kararlarını şekillendiren temel psikolojik bir dinamik olduğunu gözler önüne sermektedir.