Koçak Gayrimenkul Genel Koordinatörü Türkan Koçak'a Türkiye'deki gayrimenkul danışmanlığı sektörü hakkındaki görüşlerini, müşterilerin ev kiralarken ya da satın alırken dikkat ettikleri noktaları ve konut kredilerindeki hareketliliğin emlak satışları üzerindeki etkilerini sorduk.
Emlak; insan oğlunun ihtiyaç hiyerarşisinde ilk sıralarda gelir. Diğer değişle “barınak” hepimizin temel ihtiyaçlarından biridir. Bunun dışında da içinde yüzlerce alt başlığı barındıran emlak sektörü (mimarlık, inşaat, çimento, seramik, nakliye, mobilya, beyaz eşya, vitrifiye, kapı, pencere, dekorasyon, tekstil, küçük ev aletleri vb.) tartışmasız Türkiye ekonomisinin lokomotifidir. Ayrıca düşük risk ve karlılık anlamında Türkiye’nin en gözde yatırım aracı olma özelliğini korumuştur. Şöyle düşünün bir gayrimenkul aldığınız günkü fiyatın altına asla düşmez. Altın, borsa ya da döviz ise bu riski her türlü ekonomik ortamda taşır. Bunun da ötesinde Türk halkı sahip olmayı, yaşadığı ortamın ona ait olmasını ve kendini güvende hissetmeyi sever. Kısaca diyebiliriz ki, emlak sektörü her dönem karlı ve istikrarlı bir sektör olacaktır. Yani geçmiş, bugün ya da gelecekte hep canlı kalacaktır.
Müşteri gayrimenkulü satın alacaksa öncelikle semtin demografik yapısını ve ulaşım olanaklarını önemsiyor, ikinci kriter ise fiyat oluyor. Daha sonra da evi özellikleri açısından değerlendirmeye alıyor. Yani; bina yaşı, bağımsız bölümün metrekaresi, oda sayısı, katı, ısınma sistemi, asansörlü ya da otoparklı oluşu gibi özellikler ön plana çıkıyor. Satılık gayrimenkullerin içinin yapılı olmaması daha fazla tercih nedeni oluyor çünkü herkes kendi yaşam alanını kendi tasarlamak istiyor. Kapısından dolabına kadar kendi zevkine uygun yaptırabilmek için mümkünse dört duvar tabir ettiğimiz yapılara alıcıların rağbeti çok daha fazla oluyor. Kiralıkta ise öncelik ulaşım... İkinci sırayı ise yine fiyat alıyor ve az önce saydığımız içsel özelliklerin yanına bir de bakımlı ve temiz konumda hatta yenilenmiş bir mutfak ve banyonun varlığı ve dairenin boyasının yapılmış olması da arama kıstaslarının içine giriyor.
Doğru proje her yerde ve her ekonomik koşulda satar. Evet şu anda İstanbul’da dağ-taş her yer proje. Ama yapılan proje bölgenin istek ve ihtiyaçlarına göre şekillendirilmişse ve liste fiyatı doğru belirlenmişse satmaması için hiçbir neden yok. Bu noktada, şehre ulaşımın kolaylığı, site sakinlerinin profili, sosyal tesislerin kalitesi, alt yapının eksiksiz oluşu, yüklenici firmanın marka değeri ve daha önce de söylediğimiz gibi fiyatların doğruluğu satış sürecinin uzun mu kısa mı olacağını belirleyici rol oynar diyebiliriz.
Konut kredisinin en belirgin özelliği belgeli gelir üzerinden veriliyor oluşu. Haliyle en fazla düzenli geliri olan orta kesimehitap etti. Konut kredisi faiz oranları ulaşılabilir boyutlarda olunca da kirada oturan kişiler ev sahibi olmaya başladılar. Örneğin, 50.000 ila 100.000 lira civarında birikimi olan ve hali hazırda 2000 lira kira ödeyen bir kişi 2000-2500 lira aralığında 5 ila 10 yıl gibi bir sürede kredi kullanarak hemen hemen kirada oturduğu dairenin ayarında bir gayrimenkule sahip olma olanağına kavuştu. Bu da doğal olarak kiralık portföylerin sayısında artışa ve rakamlarında iniş ya da stabiliteye neden oldu diyebiliriz.
Elbette katabilir, ancak emlak sektöründe markalaşmak bir maraton gibidir. Maratonlarda yalnız bacaklar kollar değil, karın kasları dahil vücudun bütün kasları hareket eder. Kısacası mesele en hızlı 100 metreyi koşan olmak değil o uzun parkurun tamamını koşabilmektir. Bizim sektörümüzde marka olmak da aynı şeydir. Sadece kol ve bacak değil kurumun tüm eklemleri ve tüm kasları (merkezin tüm alt başlıkları ve temsilcilik ekiplerinde yer alan ofis asistanından yöneticisine kadar herkes) aynı performansı sağlamakla mükellef olmalıdır. Yani sadece bugün için değil iş hayatlarının tamamı boyunca kaliteyi arttırarak korumak zorundadırlar. Bu işi yarı yolda bırakamazsınız ya da hızınızı belirli mesafelerde arttırmadan birinci gelemezsiniz.
0 312 444 0 550